5 Haziran 2013 Çarşamba

Gözü kurtaran karışım

Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, dünyada görme kayıplarının yaklaşık yüzde 10'una neden olan ve Türkiye'de de giderek artan sarı leke hastalığının bitkisel beslenmeye ağırlık vererek önlenebileceğini belirtti.

Prof. Kaynak, sarı lekenin, gözün merkezi görmesinden sorumlu makula ismi verilen bölgenin yapısının bozulması ve fonksiyonunu kaybetmesine neden olan bir hastalık olduğunu, bu rahatsızlığın 65 yaş üzerinde yüzde 10, 80 yaş üzerinde ise yüzde 30 oranında görüldüğünü anlattı.

Yaşa bağlı olarak görülen göz hastalıklarından olan sarı lekenin Türkiye'de de giderek yaygınlaştığını söyleyen Kaynak, şöyle konuştu:
"Sarı leke, yaşlı nüfusta son derece yaygındır. Dünyada görme kayıplarının yaklaşık yüzde 10'una sarı leke hastalığı neden oluyor ve bu rahatsızlık Türkiye'de de giderek artıyor. Bunun önlenmesi esasında bitkisel beslenmeye ağırlık vererek mümkün olabilmektedir. Özellikle yeşil bitkiler, renkli bitkiler lutein dediğimiz boya maddesi taşımaktadır. Lutein, bizim görme sinirimizin önemli ihtiyaçlarından birisidir ve dışardan alınmak zorundadır. Bu tür maddelerin yanı sıra örneğin Omega 3 dediğimiz ve daha çok deniz ürünlerinde, balık yağında bulunan bazı antioksidan dediğimiz maddelerin de sarı leke hastalığının önlenmesinde önemi vardır."
GÖRME KAYIPLARI AZALDI
 
Sarı leke hastalığında en önemli risk faktörünün yaş olduğuna değinen Kaynak, sigara ve ultraviyole ışıkların da önemli etkenlerden olduğunu ifade etti.
Ciddi görme sorunlarına neden bu hastalığın tedavisinde ciddi mesafe alındığına işaret eden Prof. Dr. Kaynak, şöyle devam etti:
"Görme kaybına uğramış hastalarımızda bugün çok etkili tedaviler yapılmaktadır ve bunun esası gözün içine yapılan bazı yeni moleküllerin enjeksiyonuyla olmaktadır. Eskiden görmesini kaybettiğini düşündüğümüz ve bu konuda 'Çok fazla birşey yapamıyoruz artık' dediğimiz pekçok sarı leke hastalığında artık çok daha ümitli konuşabilmektedir. Özellikle erken tanı konmuş hastalarda görmeyi çok iyi düzeylerde muhafaza edebilmekteyiz. Bunun hem sosyal hem kültürel hem ekonomik katkısı özellikle yaşlı nüfusumuz için son derece önemli."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder